Bu güne kadar Çok şehit cenazesine katıldım. Birçok şehidi de güneydoğudan memleketine ölümsüzlüğe uğurladım.Artık bir şehit cenazesine katılamam bu acıya katlanamam diye düşünüyordum.
Dağlıca başta diğer olaylarda gencecik filizlerimiz Şehit oluyordu. Hergün memleketimizin dört bir yanından acı haberler geliyordu. 12 Eylül 2015 tarihinde oğlumu bırakmak üzere Konya il emniyet müdürlüğünün bulunduğu kavşağa gelmiştim.
Kalabalığı görünce bir şehit cenazesi olduğunu anladım. Arabamı park ederek, duygularımdan ve yüreğimin kaldıramayacağından korkarak şehitliğin kapısına doğru ilerledim. Kalabalığa katıldım ve yürümeye başladım.
Şehidimiz piyade sözleşmeli Er Resul Coşkun idi. 2014 yılında TSK saflarına katılmıştı. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Nur içinde yat aslanım mekânın cennet olsun.
Bu cenaze töreni için toplanan kalabalık bir garip özellik taşıyordu. Hiç kimse ses çıkarmıyordu, tek bir slogan atılmıyordu. Durun oda ne topluluktan bu güne kadar gördüğüm en müthiş topluluktan bir sessiz çığlık yükseliyordu. Ve bu çığlık yeri göğü inletiyordu.
Öylesine bir çığlık ki çakmak çakmak bakan gözlerden bize uzun süredir yaşamadığımız olağanüstü bir güven ve kararlılık gösterisiyle bir çığlık yükseliyordu. Kendime güvenim arttı üzüntümle birlikte huzur duydum.
Bu çığlık bana Çanakkale, Sakarya ve milli mücadele kahramanlarının ruhunu hatırlattı. Ey sessiz topluluk bana bu duyguları yaşattığınız için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Memleketim için Türkiye’m için derin bir huzur duydum.
Duyun ey düşmanlarımız duyun bu çığlığımızı, duymazsanız geçmişte olduğu gibi gelecekte de kulaklarınızı yırtarak bu sesi size duyuracağız. Bu sessiz çığlık bize diyor ki Varım, Varız Var olacağız.
Bu arada arşivimi karıştırırken bir başka şehit yazısı buldum.
O anı yaşadığım duygu seli ile ve Yusuf Koç hocamın tavsiyesine uyarak bu konuları sizlerle paylaşmaya karar verdim.
01 Ekim 2015 tarihinde Yeni Konya Gazetesinde yayınlanmıştır.
No responses yet